DiTiB SCHONGAU "YAVUZ SULTAN SELiM CAMii" SiTESiNE HOSGELDiNiZ

Diyanetin 213 Soruya Verdigi Cevaplar 3

DİYANETİN 213 SORUYA VERDİĞİ CEVAPLAR SAYFA 3

76- Namaz kılmayan kimselerin cenaze namazlarını kılmakla mükellef miyiz?
Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.)'in insanlığa tebliği ve hayatında tatbik ettiği dinî hükümlerin doğru ve gerçek olduğunu kabul eden ve ben Müslüman�ım diyen herkes, bazı ibadetlerde kusurlu bile olsa, dinden olduğu kesinlikle bilinen bir hükmü inkar etmedikçe Müslüman�dır, bu itibarla, günahkar da olsa her Müslüman�ın cenaze namazı kılınır.

77- Tanımadığımız, musallaya konan her cenazenin, namazı kılınabilir mi?
Cenaze namazı kılabilmek için gerekli şartlardan birisi de o cenazenin Müslüman olmasıdır. Kendisinin veya ebeveyninden birisinin veyahutta yaşadığı çevrenin Müslüman olmasıyla mezkür cenazenin de -zahiren- Müslüman olduğuna hükmedilir. Sözünü ettiğimiz şartlar muvacehesinde, cenazesi musallaya konulmuş olan kişinin Müslüman olmadığına dair kesin bir bilgi bulunmadığı takdirde o kişinin Müslüman sayılmasında ve cenaze namazının kılınmasında bir sakınca yoktur.

78- İntihar etmek günah mıdır? İntihar edenin cenaze namazı kılınır mı?
İntihar, büyük günahlardandır. Başkasının canı-na kıymak, katil olmaktan farkı yoktur, hatta daha kötüdür. Ancak bunu helal saymadıkça intihar eden kişi İslam dininden çıkmış olmaz. Dinden çıkmayı gerektiren bir davranışta bulunmamış olan, her Müslümanın cenaze namazı kılınır.

79- Düşük olan bir çocuğa nasıl bîr muamele gerekir?
Hilkati tamamlanmadan düşen bir çocuk, bir bez parçasına sarılarak defnedilir. Yıkanması, usülüne göre kefenlenmesi ve cenaze namazı kılınması gerekmez.

Doğduktan sonra ölen bir çocuğa isim verilir. Cenazesi yıkanır, usülüne göre kefenlenir ve namazı kılınarak defnedilir. Böyle olmayınca yani ölü olarak doğmuş ise, yıkanıp bir beze sarılarak defnedilir; fakat namazı kılınmaz.

80- Bir Müslümanın cenazesi gayr-ı müslim çocuklarına bırakılır mı?
Vefat eden bir Müslümanın cenazesi, Müslüman olan velisi veya akrabası tarafından kaldırılır. Eğer- sözkonusu cenazenin bütün akrabası gayr-i Müslim ise; cenaze hiçbirine verilmez, onun techizi, tekfîni ve cenaze namazı kılınarak defni, Müslüman toplumu üzerine farz-ı kifayedir.

81- Musallada ölüye yapılan "Helal olsun" sözü ile bütün alacaklar da helal edilmiş olur mu?
Hakkını helal eden kişinin, ölenin üzerinde bulunduğunu bildiği hakları helal olur, Sözgelimi, bir başkasının hakkını zimmetine geçirmiş olan kişi öldüğü zaman, hak sahibi   bundan haberdar olarak, kendi isteği ile hakkını helal ederse, ölen kişi bu sorumluluktan kurtulur. Hak sahibi de sevap kazanır. Fakat hak sahibi ölenin üzerinde bulunan bazı haklarından haberdar değilse, haber-dar olmadığı haklarını helal etmiş sayılmaz. Ayrıca karz veya alım-satım gibi sebeplerle ölenin zimmetindeki borçlarının da, mirasının taksiminden önce terikesinden hak sahiplerine (alacaklılarına) ödenmesi gerekir.

82- Kadınlar kabir ziyaretine gidebilir mi?
Kabir ziyareti hem erkek hem de kadın için müstehaptır. Gerektiğinde, kadınlar da usulüne uyarak kabir ziyaretinde bulunabilirler.

83- Almanya'da oruca başlayan bir kişi uçakla daha doğudaki veya daha batıdaki
bir ülkeye yolculuk yapsa iftarı nereye göre yapacaktır?

Bir yerde oruca başladıktan sonra, daha önce akşam olan doğudaki bir yere uçakla giden bir kimse gittiği yerdeki vakte göre orucunu açacaktır. Eğer batıya gidecek olursa durum yine aynıdır. Yani gittiği yerin vaktine uyarak orucunu açacaktır. İftar vaktine yakın, uçakta yolculuğu devam ediyorsa, uçaktaki görüntüye göre güneş batmadıkça iftar edemez. Çünkü orucun vakti, ikinci fecirden güneşin gurubuna kadar devam eder. Yüksek bir yerde; mesela; yüksek bir minarede veya kulede bulunan kimse, güneşin gurubunu görmedikçe iftar edemez. Aşağıda bulunanlar ise bulundukları yerin takvimine göre iftar ederler. Uçaktakiler de, üzerinde bulundukları yerin saatini ölçü alamazlar; güneşin batmasını beklerler.

84- Devamlı olarak uzun yola gidenler, namaz ve oruçları nasıl yerine getirmelidir?
İslam dini Ramazan ayında oruç tutamayan hasta ve yolcuların sonradan kaza etmelerini emreder. Mazeret ne kadar devam ederse şerî ruhsat da o kadar devam eder. Bu gibi kimseler bir sene veya on sene sonra, mazeretleri ortadan kalkınca, zamanında tutamadıkları Ramazan oruçlarını kaza ederler. Cenab-ı Hak buyuruyor ki:

"Sizden bir kimse hasta veya yolcu olursa oruç tutmadığı günler sayısınca daha sonra diğer günlerde tutsun." (Bakara, 185)

Namaz ise yolculuk sebebiyle kazaya bırakılmaz. Ancak seferi sayıldığı sürece dört rek'atlı farz namazlar iki rek'at olarak kılınır. Devamlı olarak uzun yola giden kaptan ve sürücülerin durumu da aynıdır.

85- Kalb hastalıkları olanlar ve hastaları günde 2-3 hap almak zorundadırlar.
Bunların oruç tutmaları gerekli midir?

Hastalık, Ramazan'da oruç tutmamayı mübah kılan özürlerdendir. Bir kimsenin oruç tuttuğu takdirde hastalanacağı, hasta ise hastalığının artacağı tıbben veya tecrübe ile sabit olursa oruç tutmayabilir. İyi olunca da yalnız yediği günler sayısınca kaza etmesi gerekir. Ayet-i Celilede; "Sizden her kim hasta yahut yolcu olursa tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde oruç tutar" buyrulmuştur (Bakara, 184)). Ömrü boyunca bu durumda hasta olan kişiler ise, her gün için bir fidye verirler. Yoksul ve muhtaç kişilerin fidye vermeleri de gerekmez. Dinimiz hiç kimseyi gücünün üstünde bir şeyle yükümlü kılmamıştır.

86- Ramazanda ay halini önlemek için hap kullanmak caiz midir?
Ay hali oruç tutmaya manidir, bu halde iken tutulan oruç sahih olmaz. Ay hali, hayız kanının görülmesiyle başlar. İlaç ve hap sebebiyle de olsa, akıntı olmadıkça ayhali vuku bulmadığından tutulan oruç sahihtir. Ancak hayız kanı ile vücutta biriken zararlı maddeler dışarı atıldığından, vücudun sıhhati bakımından ay halini önlemek için ilaç ve hap kullanılması tavsiye edilmez.

87- Adet gören bayanlar keffaret orucu nasıl tutarlar?
Keffaret olarak, arka arkaya altmış gün (veya iki kameri ay) oruç tutmaya başlayan bir kadının, bu arada görebileceği ayhali günleri keffaret orucunun sürekliliğini engellemez ve bozmaz. Ancak bu durumda ay halinin bitiminden sonra, ara vermeden keffaret orucuna devam edilmesi

şarttır. Söz gelimi on gün oruç tuttuktan sonra, onbirinci gün ayhali gören bir hanım, belli günleri bitince hiç ara vermeden tekrar oruca başlar, önceki tuttuğu on güne ekleyerek keffaret orucunu tamamlar.

88- Düşük yapan kadının orucu bozulur mu?
Düşük yapan bir kadının yaptığı düşüğün saç, tırnak gibi bazı uzuvları belirgin hale gelmişse bu kadın, yaptığı bu düşükle lohusa sayılır ve orucu da bozulur.

89- Hamile olan kadın oruç tutarken kusarsa orucu bozulur mu?
İstek ve iradesi dışında kusan kişi, ister az, ister çok (ağız dolusu) kussun, kustuğunu geri yutmaz ise, orucu bozulmaz. Ancak böyle bir kusuntu ağız dolusu olup geri dönerse İmam Ebu Yusuf�a göre orucu bozar.

Kendi isteği ile ağız dolusu kusan kişinin orucu bozulur. Yani o gün orucunu devam ettirir, Ramazandan sonra bir gün kaza gerekir, keffaret gerekmez. Şayet ağız dolusundan daha az kusarsa orucu da bozulmaz, kaza da gerekmez.

90-Oruçlu iken buruna, göze damlatılan ilaç orucu bozar mı?
Buruna akıtılan ilaçla oruç bozulur. Bu durum da oruçlu o günkü orucuna devam eder. Ramazandan sonra bir gün kaza eder. Göze damlatılan ilaç -eseri boğazda hissedilse bile- orucu bozmaz.

91- Oruçtu iken arkadan veya önden fitil koymak orucu bozar mı?
Oruçlu iken arkadan fitil kullanmak orucu bozar. Bundan dolayı sadece kaza gerekir, keffaret gerekmez. Kadının tenasül organına ilaç ve benzeri herhangi bir şeyin akıtılması orucu bozar. Erkeğin tenasül organının içine akıtılan ilaç Hanefilere göre orucu bozmaz; Şafiîlere göre ise bozar.

92- Doktor muayene ederken, ağızdan mideye sarkıtılan cihazlarla oruç bozulur mu?
İlaçlı mide filminde durum nasıldır?

Bir çöp veya iplik ve sicim gibi herhangi bir şey yutulursa oruç bozulur. Ucu dışarıda olan bir sicim mideye indikten sonra ondan bir parça kopup midede kalmadan dışarı çekilirse oruç bozulmaz. Mideye sarkıtılan cihazın hükmü de aynıdır. Fakat midenin filmini çekmek için ağızdan alınan ilaç orucu bozar.

93- Susuz olarak, hap yutmak orucu bozar mı?
Oruçlu bir kimse gıda veya deva (ilaç) cinsinden bir şeyi ister su ile, ister susuz olarak yer veya içerse orucu bozulur. Şafiî mezhebine göre; kendisine yalnız kaza gerekir. Hanefi mezhebine göre ise; hem kaza hem de keffaret lazım gelir. Ancak oruç bozmayı mübah kılacak ölçüde bir rahatsızlık sebebiyle ilaç almış ise, orucu bozulur ve kendisine yalnız kaza gerekir, keffaret gerekmez.

94- Nefes darlığından muzdarip bir kimsenin bronşlarını genişletip bir müddet rahat nefes alıp
vermesini sağlamak amacıyla ağıza sıkılan sprey orucu bozar mı?
Yoğunlaştırılmış sun'î oksijen, yiyecek, içecek cinsinden olmayıp sırf hastanın teneffüs imkanını kolaylaştırmak için kullanılan bir maddedir. Teneffüs, bütün canlıların yaşayabilmesi için en tabî hakkıdır. Astımlı hastanın fiziki yapısı oruç tutmasına müsait olup başka bir hastalığı da olmadığına göre, ilaç ağız ve nefes boruları cidarlarında emilerek yok olduğu gerçeğinden hareketle ve orucun teşri hikmeti de dikkate alındığında, astımlı hastaların rahat nefes almalarını sağlama amacıyla ağıza püskürtülen oksijenli ilacın orucu bozmayacağı mutalaa olunmuştur.

95- Elde olmadan çalışma yerinde toz duman v.b. şeylerin yutulması orucu bozar mı?
Umumî belva kabilinden olup kaçınılması mümkün olmayan, rüzgarın kaldırdığı tozun, yanan ocaktan çıkan dumanın, elenen veya öğütülen un'un yutulması.. ve benzeri şeyler orucu bozmaz. Zira bunlar devamlı olarak insanlar tarafından karşılaşılan ve sakınılması mümkün olmayan şeylerdir. Ancak sigara, nargile, enfiye gibi kasden içilen şeyler; emilen şekerin veya ilacın boğaza giden tadı orucu bozar. Bunlardan dolayı hem kaza; hem de keffaret gerekir.

96- Oruçlu iken banyo yapan birinin orucu bozulur mu?
Vücuda dışardan her hangi bir şey girmedikçe oruç bozulmaz. Bu itibarla ister temizlik, ister serinlemek maksadıyle olsun, ağız ve burundan su kaçırmamak şartıyle banyo yapmakla oruç bozulmaz.

97- Oruçlu iken boy abdesti almak caiz midir?
Ağız veya burundan su girip yutulmadıkça yıkanmakla oruç bozulmaz. Bu itibarla ağız ve burundan su kaçırmamak şartıyle oruçlunun (ihtiyarî veya zarurî olarak) boy abdesti alması caizdir. Nitekim Hz. Aişe ile Ümmî Seleme validelerimiz Peygamberimiz (S.A.V.)'in Ramazanda imsaktan sonra boy abdesti almış olduğunu haber vermişlerdir. Buna göre geceden cünüp olarak imsak vaktine girmek oruca zarar vermediği gibi, oruçlu iken boy abdesti almak da orucu bozmaz.

98- Cünüp olan sahur yemeği yiyebilir mi? Oruca niyet edebilir mi?
Cünüp olan kimsenin elini, ağzını yıkamadan yiyip içmesi uygun görülmemiştir. Bu kimsenin gusül abdesti ile meşgul olduğu takdirde sahur yemeği yiyemeyeceği korkusu varsa elini, ağzını yıkadıktan sonra, boy abdesti almadan sahur yemeği yemesinde bir sakınca yoktur.

99- Cuma günü oruç tutmak caiz midir?
Tek olarak cuma ve cumartesi gününü oruca tahsis etmek tenzihen mekruh görülmüştür. Peygamber Efendimiz (S.A.V.) "Sizden biriniz bir gün evvel veya bir gün sonra oruç tutmadıkça, sadece cuma günü oruç tutmasın" buyurmuştur. Buna göre yalnız cuma günü (kaza veya nezir dışında) oruç tutmak tenzihen mekruh olup, cuma ile beraber bir gün önce veya sonra oruç tutulduğu takdirde kerahat yoktur.

 

100- Ramazan sonrası Şevval ayında tutulan oruç nasıl tutulmalıdır?
Şevval ayında altı gün oruç tutmak müstehaptır. Peygamberimiz (S.A.V.) "Ramazanda orucunu tutup da Şevval'den de altı gün oruç tutan kimse bütün sene oruç tutmuş gibi sevap alır" buyurmuştur. Altı gün Şevval orucunu ayrı ayrı tutmak mümkün olduğu gibi, ara vermeden üst üste altı gün tutulması da mümkündür.
Şafiî mezhebine göre; bu altı günü Şevval ayı içerisinde ayn ayrı tutmakla sünnet sevabı kaza-nılır ise de, Şevval ayının ikinci günü, yani bayramın birinci gününden başlayarak üst üste ara vermeden tutulması daha faziletlidir.

101- Kandil günlerinde oruç tutmak isteyen hangi gün oruç tutmalıdır?
Kandil günlerinde oruç tutmak isteyenler, ihya ettikleri kandil gecesi oruca niyet edip ertesi gün oruç tutarlar. Çünkü dinî hükümlere göre gün, güneşin gumbu ile başlar ve ertesi günkü guruba kadar devam eder. Nitekim Peygamber Efendimiz (S.A.V.): "Şaban ayının onbeşinci gecesi olduğu zaman o geceyi ibadetle ihya ediniz ve gündüzünü de oruçla geçiriniz..."(et-Terğıb ve't-Terğib Mısır Baskısı 2/242) buyurmuştur. Ancak kandil gecesinden önceki gün oruç tutmayı yasaklayan bir hüküm yoktur. Oruç tutulması mekruh olmayan günlerin hepsinde oruç tutmak sevaplıdır.

102- Değişik zamanlarda kasden Ramazan orucunu bozana sonradan bir keffaret yeterli midir?
İster aynı Ramazan ayında, ister ayrı ayrı Ramazan ayında olsun, değişik zamanlarda Ramazan orucunu kasden bozmuş olan kişinin bir tek keffaret orucu tutması yeterlidir. Şafiîlere göre yalnız cinsî münasebetten dolayı keffaret gerekir ve bu fiil tekrarlandığı sayıca keffaret de tekrarlanır.

103- Ölen birinin oruç borçları için geride kalanlar oruç tutabilir mi?
Ölenin velisi veya başkaları ölen kişinin kazaya kalmış oruçlarını tutamazlar. Nitekim bir hadis-i şerifte "bir kimsenin başkası yerine oruç tutması, namaz kılması caiz olmaz, lakin velisi ölenin tutamadığı orucunun fidyesini verir� buyurulmuştur.

104- Borç verilen paranın zekatı ne zaman verilir?
Geri ödeneceği kesin olan alacakların, her yıl alacaklı tarafından zekatlarının ödenmesi gerekir. Şayet her yıl zekatı verilmemiş ise, alacak tahsis edildikten sonra, geçmiş yıllara ait zekatların da ödenmesi gerekir. İnkar edilen veya geri alınma ihtimali görülmeyen alacaklar için, alacaklının her yıl zekat vermesi gerekmez. Şayet bu tür ümit kesilmiş bir alacak daha sonra ödenirse, üzerin den yıl geçtikten sonra zekatı gerekir; geçmiş yıllar için zekat gerekmez.

105- 3-5 yıl va'deli borcu olan kimse nisabını nasıl hesaplar?
3-5 yıl vadeli borcu olan kimse, temel ihtiyaçlarını ve o yıl içinde ödenmesi gereken borçlarını düştükten sonra, geride kalan zekata tabi malların toplamı, nisap sınırını aşıyorsa, bu geride kalan kısmın zekatını verir.

106- Borç verdiğim birisi fakirleşti; bu kişinin bana olan borcunu zekatımdan sayabilir miyim?
Zekatın sahih olması için, yoksul kişiye verilen şeyin zekat niyyetiyle temliki gerekir. Fakire borç olarak verilen bir meblağ, fakir o meblağ üzerinde tasarrufta bulunduktan sonra, zekata mahsub edilemez. Şayet, dinen fakir sayılan bir kimsenin zimmetinde bulunan alacak meblağ, o fakire, zekat niyyetiyle bağışlanacak olursa, sadece o alacak meblağ için ayrıca zekat gerekmez.

Borç alan birisi fakirleşip borcunu ödeyemez duruma düşerse alacaklı borçluya borcu kadar zekat verir, tekrar alacağını verdiği paradan tahsil edebilir.

107- Arsaya ve kirada olan evime, binek arabasına ve ticari arabaya zekat vermek gerekir mi?
Ticaret için olmayan, ev, arsa, araba ve benze-ri şeylerin kıymetleri üzerinden zekat gerekmez. Eğer bunların kazancı (getirisi) varsa ve bu getiriler, sahibinin diğer zekata tabî malları ile birlikte nisap ölçüsüne ulaşırsa, yıl sonunda getirilerinin zekatı verilir. Şayet bunlar ticaret için kullanılıyorsa her yıl kıymetleri üzerinden zekat gerekir.

108- Hisse senetleri için zekat vermek gerekir mi?
Bir ticarî veya sınaî kuruluşa ortaklığı ifade eden hisse senetleri elde mevcut para gibidir. Bu bakımdan eğer nisap ve diğer şartları taşıyorsa rayiç değerine göre hisse senetlerinin de zekatı verilir.

109- Kirada oturan evi olmayan kişi, ev yapmak için biriktirdiği paradan zekat vermek zorunda mıdır?
Ev edinmek için biriktirilen paralarda tabiî olarak çoğalma ve artma özelliği vardır. Binaenaleyh bu maksatla biriktirilen paralar borçtan ve temel ihtiyaçlardan sonra nisap miktarına ulaşmış ise o paradan zekat vermek gerekir.

110- Zekatı ve fıtır sadakasını uzaktaki akrabaya göndermek caiz midir?
İster yakında, ister uzakta bulunsun, zekat ve fıtır sadakasında, öncelikle yoksul akrabanın tercih edilmesi efdaldir. Akraba içinde yoksul olan kişiler yoksa, yakın komşulardan başlamak üzere, kişi bulunduğu yerdeki fakirlere zekat ve fıtır sadakasını verir.

Zekatta, zekata tabi malın bulunduğu yerdeki fakirlere; fıtır sadakalarında ise, mükellefin ikamet ettiği yerdeki fakirlere öncelik verilmesi asıldır. Ancak bunlar bağlayıcı hükümler olmayıp faziletle ilgili hükümlerdir. İster yakın ister uzak olsun, dinen fakir sayılan her Müslüman�a zekat ve fıtır sadakası verilebilir.

111- Gelin ve damada zekat verilebilir mi?
Gelin veya damat şayet fakir iseler, her ikisine de zekat verilebilir. Ancak, mükellef kişi, kendi usul ve füruundan olan kimselere zekat ve fıtır sadakası veremez.

112- Zekat, kurban ve fıtır sadakası için belirlenen nisap miktarı aynı mıdır?
Zekat, dinen zengin sayılan Müslümanlara farz-dır, temel ihtiyaçlarından ve borcundan başka 80.18 gr. altın veya bu miktar altın değerinde temel

ihtiyaçlardan fazla malı yahut parası olan kimseler dinen zengin sayılırlar. Bu mikdara nisap denir. Zekatın farz olması için ölçü kabul edilen bu miktar, fıtır sadakası ve kurban için de aynıdır.

Ancak zekatın farz olması için, nisab ölçüsündeki malın üzerinden bir kamerî yıl geçmesi ve malın namî yani artıcı nitelikte olması gerektiği halde, kurban fitrenin ve vücübu için, nisabın üzerinden sene geçme ve malın artırıcı nitelikte olması şartı yoktur. Bunun için, Ramazan bayramı günü şafak sökmeden önce miras ve benzeri herhangi bir yol ile zengin olan kimse, fitre vermekle mükellef olur. Kurban bayramı günlerinde zengin olan kişi de kurban kesmekle yükümlü olur.

113- Kadının kocasından habersiz hayır yapması veya sadaka vermesi caiz midir?
İslamî hükümlere göre, aile fertleri arasında mal birliği değil, mal ayrılığı prensibi vardır. Bir aile içinde, karı-koca ve çocuklardan, herbirinin malı kendisine aittir. Bu itibarla, kadın kendisine ait malını kocasının izin ve rızasını almadan da dilediği gibi sarfedebilir; dilediği bir şahsa veya hayır kurumlarına bağışlayabilir. Ancak; kadın kocasının malını, evin zarurî ihtiyaçları dışında kocasının izin ve rızası olmadan harcayamaz. Kocasının malından herhangi bir kimseye bağışta bulunamaz. Ancak kadın, kocası gördüğü veya haberi olduğu takdirde, ondan izinsiz yaptığı harcama ve tasarruf için izin vereceği ölçüde bağış ve tasaddukta bulunabilir. söz gelimi kapıya gelen dilenciyi boş çevirmez. Bu takdirde hem kendisi, hem kocası sadaka sevabına nail olurlar.

114- İslam'a göre devlete vergi vermek gerekli midir?
Devlet, milletin organize edilmiş ve teşkilatlanmış biçimidir. Ortak hizmetlerin karşılanması için vatandaşlarından vergi alır. islam dini devletin yapacağı hizmetler için, ihtiyaca göre vergi almayı tecviz etmiştir. Peygamberimiz de vergi toplatmıştır. Öşür, haraç ve zekat bunlardan bazılarıdır. Hz. Ebu Bekir zekatı vermeyenlere savaş açmıştır.

Vergi ile elde edilen gelir, ülkeye ve üzerinde yaşayanlara hizmet veren devletin giderlerini karşılar. Bu hizmetler amme menfaati içindir, vergi verilmezse bu hizmetler karşılanamaz, amme hizmeti vatan emniyeti haleldar olup, bunun bedelini de bütün bir toplum çeker. Bu itibarla, her Müslüman devlete vergisini vermekle mükellefdir.

115- İslam dininde zekat ve öşür dışında devlete vergi vermek gibi bir mükellefiyet var mıdır?
İslam dininin diğer ekonomik sistemlerden farklı olarak kendine has maliye yapısı vardır. Bu sistem-de devletin gelir kaynakları zekat, harac, cizye, ganimet, savaştan elde edilen mallar, öşürler, maden ve define vergisi ve diğer vergilerdir.

Bu gelir yok kaynakları dışında devletin, vatandaşlarından vergi alıp alamayacağı konusu, eskiden geri tartışılmış, ihtiyaç ve zaruret halinde, ihtiyaca ve yurttaşların ödeme güçlerine göre devletin vergi alabileceği görüşü ağırlık kazanmıştır.

"Büyük zararı def etmek için küçük zarara tahammül edilir" kaidesi bir hukuk kuralıdır. Bu kaide uyarınca, düşman tarafından ülke güvenliği tehdit ediliyorsa, olağanüstü hallerde veya beytü'l-malın (hazine) gelirleri devletin zorunlu mali mükellefiyetini karşılamıyorsa devletin vatandaşlarından, ihtiyacını karşılayacak ölçüde vergi alması gerekli hale gelir.

Asrı saadette ve 4 halife döneminde zekat dışında vergi alınmamış ise de, daha sonra devletin gelirleri giderlerini karşılamaz hale gelince zaruret prensibine dayanarak, zekat dışında bir takım vergiler ortaya çıkmıştır. Zikri geçen prensip ve gerekçeler ile verginin alınabileceği ve verginin zekat ve öşürden sayılamayacağı görüşleri kuvvet kazanmıştır. Zira zekat ve öşür bir ibadettir; ibadette niyyet ve ihlas esastır. Vergide ise bu vasıflar umumiyetle gerçekleşmez. Ayrıca, zekat ve öşür kitap ve sünnetle sabit olurken vergi öyle değildir.

Sarf yönleri açısından da zekat ve öşürle vergi arasında fark vardır.

116- Kocası fakir olan bir kadın, kendi parası ile hacca gidebilir mi?
Kocası fakir olan kadının, kendi servetiyle haccetme imkanı varsa ve haccın diğer şartlarını da taşıyorsa, kocası veya bir mahremi ile hacca gitmesi gerekir. Şayet kocası veya mahremlerinden biri, imkansızlık sebebiyle hacca gide-miyorlarsa ve bu kadın onlardan birinin masrafını da karşılayabilecek imkana sahipse, haccetmesi gerekir. Buna gücü yetmezse, yerine bedel gönderir.

Şafiî alimleri, bir kadının güvenilir bir kaç kadınla birleşerek -mahremsiz- farz olan haccını yapmasını caiz görmüşlerdir.

117-Zengin bir kadın eşi veya bir mahremi olmadığı için hacca gidemeden ölse
hac ibadetinden sorumlu mudur?

Sağlık ve servet yönünden haccetme imkanına sahip olan bir kadın, eşi veya mahremi olmadığı için hacca kendisi gidemez ise de, hac farizasını eda etmiş sayılması için, yerine bedel göndermesi gerekir. Bunu da yerine getirmemişse vefatından önce yerine vekaleten haccetmek üzere bedel gönderilmesini vasiyet etmesi gerekir. Aksi takdirde üzerinden sorumluluk kalkmaz.

118- Haram para ile hacca gidenin haccı kabul olur mu?
Dinimizde yapılan ibadetler Cenab-ı Allah'ın emri gereği görevimizdir. Ayrıca, pek tabiki sevabı da vardır. Bunun aksine Cenab-ı Allah'ın yasak kıldığı haramlar vardır. Bu yasaklara riayet etmek de görevimizdir. Bu itibarla; çalıntı elbiseyle namaz kılınsa bu namaz şartlarına riayet edilerek eda edilirse sıhhatlidir. Kabul olunup olunmaması Allah'a aittir. Elbiseyi çalan bunun cezasını ayrıca çekecektir.

Bu örnekte olduğu gibi haram parayla hacca giden kimsenin haccı da sahihtir. Haram parayla gittiği için onun günahını ayrıca çekecektir. Fakat bu haccın sevabı da ona göre az olur veya hiç olmaz.

119- Kurban kesmek kimlere vaciptir?
Kurbanın sözlük anlamı yakınlık demektir. Dinî kavram olarak kurban; Allah'a yaklaşmak için, belirli günlerde (Kurban bayramının ilk üç günü) ve belirli nitelikleri taşıyan kimseler tarafından kesilen belli hayvandır.

Kurban bayramında ibadet niyeti ile kurban kesmek, büluğ çağına gelmiş, mukim (yolcu olma-yan) ve dinen zengin sayılan Müslümanlara vaciptir. Zenginlikten maksat kurban bayramında temel ihtiyaçlarından başka 80.18 gr. altını veya bu mikdar altın karşılığı parası yahut temel ihtiyaçları dışında mal varlığının bulunmasıdır. Bu durumda olan kimse kurban kesme hususunda dinen zengin sayılır.

120- Kurban kesmeden, parasını kurban niyetiyle vermek caiz midir?
Kurbanın rüknü, kurbanlık hayvanın kesilip kanının akıtılmasıdır. Kurbanlık hayvan bizzat veya vekalet yolu ile kesilmedikçe, parasını tasadduk etmekle, kurban vecibesi eda edilmiş olmaz.

121- Kadın kurban kesebilir mi ve kestiği yenilir mi?
Bir Müslümanın, erkek olsun kadın olsun usülüne uygun olarak kestiği hayvanların etleri yenir.

Bu itibarla, Müslüman bir kadının kurban kesmesi caizdir.

122- Karı koca bir yıl biri, diğer yıl öbürü şeklinde nöbetleşe kurban kesebilir mi?
Kurban bayramında, akıllı, büluğ çağına gelmiş,

dinen zengin, hür ve mukîm Müslümanlar üzerine kurban kesmek vaciptir. Dinî hükümlere göre, bir aile içinde herkesin malı kendisine aittir, müşterek bir aile malı yoktur. Bu itibarla, yukarıdaki niteliklere göre kurban kesmekle kim mükellef ise, kurbanı o keser. Karı-koca her ikisi de kurbanla mükellef ise, her ikisi de keser. Sadece birisi mükellef ise, mükellef olan keser. Her ikisi de mükellef değiller ise, hiçbiri kesmeyebilir. Mükellef olmadıkları halde imkanlarını zorlayarak kurban kesmek isteyenlere de engel olunmaz.

123- Adak kurbanını kesmek için kadının kocasından izin alması şart mıdır?
Adak'ın kelime manası, herhangi bir şeyi yapmaya söz vermektir. Dinî kavram olarak adak;

Cenab-ı Hakk'ın rızasını kazanmak ve O'na tazimde bulunmak için, yapılması mecbur olmayan namaz, oruç ve kurban gibi farz ve vacip ibadet cinsinden bir şeyi yapmayı nezretmek suretiyle o ibadeti kişinin kendisine vacip kılmasıdır.

Farz veya vacip ibadet cinsinden adanmış olan bir şeyi yerine getirmek vaciptir. Çünkü adak yapan kimse bu hususta Allah'a söz vermiş demektir. (Hac, 29) Bu gibi hükümlerin uygulanmasında ise, kadın ve erkek arasında fark yoktur.

Adakta bulunan kadının, harcama yapmayı gerektiren bir adağını yerine getirmek için kocasından izin alıp almamasına gelince:

İslamî hükümlere göre her fert kendi malı üzerinde, bir başka kişinin iznini almadan dilediği şekilde tasarrufta bulunabilir. Bu sebeple evli bir kadın kendi malından kocasının izni olmadan adağını yerine getirir. fakat kendi malı adak kurbanını kesmeye yetmeyecek kadar az olduğu için kocasının malından adak kurbanı kesecek olursa, kocasının iznini alması gerekir.

124- Bir Müslüman kestiği kurban etinden gayri müslimlere verebilir mi?
Kurban kesmek imam-ı Azam Ebu Hanife'ye göre vacip; diğer müctehidlere göre sünnettir. Bunda esas olan kurbanlık hayvanın ibadet ve kulluk maksadı ile kesilmek suretiyie kanının akıtılmasıdır.

Kurban etinin dağıtılması hususu ise kurban kesmenin rükünlerinden değildir. Kurban etinin zenginlere, fakirlere ve ehl-i kitaptan birisine verilmesi caizdir.

125- Akika nedir?
Yeni doğan çocuğun başındaki tüye akika adı verilir. Bir çocuğun doğması üzerine, Cenab-ı

Hakk'a şükür niyeti ile ve Allah rızası için kesilen kurbana da, "Nesike" veya "Akika" kurbanı denir.

Akika kurbanı kesmek mübah ve menduptur.

Akika kurbanı hususunda şu konulara dikkat edilmelidir.

a)Akika kurbanı, çocuğun doğumundan itiba-ren büluğ çağına erinceye kadar olan süre içinde kesilebilir. Ancak, doğumun yedinci gününde kesilmesi daha güzeldir.

b) Kurban olma niteliğine uygun her hayvan, akika kurbanı olarak kesilebilir.

c)Akika kurbanı için çocuğun erkek veya kız olması arasında fark yoktur.

d)Akika kurbanının kesileceği yedinci günde, çocuğun saçlarının kesilmesi ve ağırlığınca altın veya gümüş bedelinin fakirlere dağıtılması da müstehaptır.

 

e)Akika kurbanının etinden ve derisinden, kurban sahibi dahil herkes yiyebilir.


Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol